Covid-19 pandemisiyle birlikte günlük hayatımızda oluşan en belirgin değişikliklerden biri, neredeyse 3 aylık bir süreyi evlerimizde geçirmek oldu. Sürekli evde olmak hem fiziksel aktiviteyi belirgin şeklide azalttı, hem de karbonhidrat içeren gıda tüketimini artırdı. Pastalar, kekler, börekler ve çörekler bizi mutlu etseler de, hareketsizlikle birleşen bol kalorili ve karbonhidratlı beslenme, özellikle kadınların kabusu olan selülit oluşumuna veya var olan selülitlerin daha da belirginleşmesine yol açtı. Genellikle kalça, uyluk ile karın bölgesini hedef alan selülit, cilt yüzeyinde portakal kabuğu benzeri, çukurlu ve tümsekli görünüme neden olan bir bağ dokusu hastalığı olarak tanımlanıyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Serpil Pırmıt selülitten kurtulmak ve kalıcı bir sonuç alabilmek için yaşam tarzımızda ve beslenme alışkanlıklarımızda bazı değişiklikler yapmamız gerektiğine dikkat çekiyor. Peki canımızı hayli sıkan bu sorunu hafifletmek için nasıl bir yol izlemeliyiz? Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Serpil Pırmıt selülitlere karşı 10 etkili yöntemi anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
Vücudumuzun yüzde 60’ını oluşturan su vücutta tüm işleyişte önemli rol oynuyor. Su içmek vücutta biriken toksinlerin atılmasına, kilo vermeye ve metabolizmanın hızlanmasına yardım ediyor. Dolayısıyla hem genel vücut sağlığınız hem selülitlerin azalması için günde en az 2 litre su içmeyi asla ihmal etmeyin.
Günde 10.000 adım atmak kilo vermenize ve kan dolaşımın hızlanması sayesinde selülit görünümünün azalmasına yardım ediyor.
“Kahve, kafein içeriği nedeniyle selülit nedenleri arasında ilk sıralarda yer alıyor” uyarısında bulunan Dermatoloji Uzmanı Dr. Serpil Pırmıt sözlerine şöyle devam ediyor: “Kahve içeriğindeki kafeinin yanı sıra içine katılan tatlandırıcı, şeker, süt ve krema nedeniyle, çay da tenin içeriğiyle selülit oluşumuna neden olabiliyor. Gazlı içecekler de içerdikleri yoğun şeker ve kafeinle selülit yol açabiliyorlar. Bu nedenle kahve miktarını günde 2 fincanla sınırlı tutmanız veya bir fincan şekersiz Türk kahvesi içmeniz yeterli gelecektir. Günlük içtiğiniz çay miktarını da azaltıp, bitki çaylarını tercih edebilirsiniz”
Tuz, dokularda su tutulumunu artırarak vücutta ödem ve selülit yapabiliyor. Günlük tuz ihtiyacımız 6 gr, yani 1.5 çay kaşığıdır. Bu nedenle yemeklerinizi baharatlarla tatlandırarak ve sofraya tuz koyma alışkanlığından vazgeçerek tuz tüketimini azaltmaya özen gösterin.
Sigara kandaki oksijen oranını azaltıp dolaşımı kötü etkiliyor. Sigara ve alkol vücuttaki kolajen üretimini bozarak bağ dokusunun hasar görme riskini artırıyor. Buna bağlı olarak cilt daha ince ve sarkık hale gelebiliyor ve bunun sonucunda selülit oluşabiliyor.
Şekerli ve hamur işi gibi yoğun karbonhidratlı gıdalar vücutta doğrudan yağa dönüşerek ve su tutulumunu artırarak selülite yol açabiliyorlar. Hazır gıdalar da içeriklerindeki yapay tatlandırıcılar nedeniyle vücutta şeker metabolizmasını bozarak insülin direncine neden olabiliyorlar. Hormonal değişim sonucu da kilo artışı ve selülit gibi problemler gelişebiliyor.
Selülit oluşumunu hafifletmek için bol yeşil sebze ve lifli gıdalardan oluşan Akdeniz tipi beslenmeyi alışkanlık haline getirin. Bu tip beslenme tarzı balık, zeytinyağı, tahıl, kurubaklagil, taze sebze ve meyve ağırlıklı oluyor. Düşük glisemik indeks ve yüksek lif oranından oluşan bu beslenme tarzıyla sağlıklı kilo vermek ve selülit oluşumunu azaltmak mümkün olabiliyor.
Kan dolaşımını bozarak selülite neden olan dar kıyafetler ve yüksek topuklu ayakkabılardan mümkün olduğunca kaçının.
Ayak bileğinden kalp yönüne doğru, her bir bacak için 4-5 dakika yapacağınız kuru fırçalama işlemi; mikrosirkülasyonu geliştiriyor, lenfatik sistemi uyarıyor ve bu sayede selülit görünümünü hafifletmeye yardımcı olabiliyor. Ayrıca peeling etkisiyle cildin daha parlak ve sağlıklı görünmesine katkı sağlıyor. Günde 1 kez cildinize ‘kuru fırçalama masajı’ yapmayı alışkanlık haline getirin. Ancak dikkat! Masajı fazla bastırarak yapmayın ki cildiniz zarar görmesin.
Selülit mezoterapisi; mikro dolaşımı, yani kan dolaşımını düzelterek, dokuda ödem oluşumunu azaltarak, bağ dokusunu yeniden yapılandırarak, yağların parçalanmasını ve yağ dokunun küçülmesini sağlayarak selülit görünümünde düzelme sağlayabiliyor. Mezoterapi 10-12 seans olacak şekilde, 1 hafta – 10 gün aralıklarla uygulanabiliyor. En iyi sonuçları almak için 6 aylık bir süreç gerekebiliyor.
Bazı krem ve losyon içeriklerinin selülit görünümünü hafifletmeye destek sağlayabilecekleri bilimsel olarak gösterildi. Örneğin kafeinli kremler ödemi azaltıp cildi sıkılaştırarak selülit görünümünü hafifletmeye yardım edebiliyorlar. Retinollü kremler de cildi kalınlaştırarak etkili olabiliyorlar. “Ancak bu tür kremlerin etkili olabilmeleri için düzenli kullanılmaları şart. Ayrıca uzman kontrolünde kullanılmalarında fayda var” bilgisini veren Dermatoloji Uzmanı Dr. Serpil Pırmıt “Kremler kullanılmadan önce alerji gelişimi açısından da mutlaka küçük bir alanda denenmeli. Selülit kremleriyle günlük masaj uygulamak da kan akımını artırarak, ödemi azaltarak ve lenf dolaşımını iyileştirerek selülit görünümünü hafifletebiliyor” diyor.